İlk Erasmus + Deneyimim-Empowering Youth Work for a Sustainable Future
You can find the English version below!
Birkaç hafta önceki ilk Erasmus + deneyimim anısına…
Biraz geriye gidelim mi? Nisan 2024. ’10–17 Nisan tarihleri arasında müsait olan var mı?’ mesajına uyandığım günün sonunda, birkaç gün içinde yolcu olmak üzere Riga biletimi almış olmak ilk proje deneyimimin en stresli adımıydı. Tabii o ana kadar…
Dış Hatlar kapısından son geçişimde, bir sonraki gelişimin kendi yolculuğum için olacağını biliyordum. Bu yıl için hedef panomun en başındaydı ve ilk gösterdiğim arkadaşımın uçuş günü arka sıralarımda benimle aynı yolculuğu paylaşması Litvanya anılarımı çok daha değerli kılıyor.
Pratiği eksik olduğundan konuşmada özgüveni düşük bir kız olarak hata yapacağımı elbette biliyordum. Fakat kontrol sırasında yalnızca benim valizimi açan görevliye ‘What’s your problem?’ Diyerek trajikomik bir başlangıç yapmak sürpriz oldu. Şimdi buna gülüyor olmamız o anki kalp ritmimi değiştirmiyor ama Vilnius Havalimanı’nda, ikinci bir vize kontrolünden geçeceğimiz inancıyla saatlerce gişe aramamız her an komik.
Hiç tanımadığım insanlarla oda arkadaşı olarak uyandığım gün, anladıklarıma yeterince karşılık veremiyor oluşumdan gelen endişe ile bu yaşıma kadar beni en zorlayan günlerden biri oldu. Şanslıydım ki bütün stresimi alıp yumuşatan bir arkadaşa sahiptim. Ana diliyle bile kendini ifade etmede oldukça çekingen biri olmam tüm hafta boyunca beni gruptan soyutlayan en büyük engeldi.
Sürdürülebilirlik temasına odaklandığımız atölye programımız tanışarak ve çalışma grupları oluşturarak başladı. Treefolk Clan ekibimizle bize verilen görevlerde fikirlerimizi tartışırken konulara aynı yerden bakıyor olmak beni onlara biraz yakın hissettirdi. Kendi kadrajımızdan ‘Barış’ konseptini fotoğraflayacağımız oturumda; savaşın ve düşmanlığın doğuştan gelmediğine odaklanmak benim fikrimdi. Farklılıkların sorun edilmediği belki de tek dönemi ele aldık. Çocukluk. Salıncakta eğlenirken ve tahterevallide çekilen fotoğraflarımızla aklımdakini güzel yansıttığımıza inanıyorum.
İletişim konusunda iki adım geriden giderken, tasarım alanında yaptığımız çalışmalar beni ekibimle aynı hizaya çekti. Eko Hero karakterimizin yaratıcısı olarak ütopik bir yaklaşımla çevremiz için sihirli güçler oluşturduk. Her grup tasarımını anlattıktan sonra hepimizde fazlasıyla bulunduğunu düşündüğüm çevre bilincinin beklentimin altına indiği yeni bir görevle karşılaştık. Bingo! Bu adım bizlerin gezegene sunduğu ya da sunamadığı katkıların farkına varabilmek adına önemliydi. Hızlı tüketimin,toplu taşımanın vb. bizlerin takdirinde neye tercih edileceğini değerlendirdik. Birbirimiz üzerinde bir çeşit anket uygulayarak elimizdeki maddelere uyumlayabileceğimiz arkadaşlarımızı ilk bulan kazandı. Elbette ben iki adım gerideydim.
“Kültürlerarası Gece” için en heyecanlı ülke olmalıyız ki fazlasıyla hazırlıklıydık. Kına ritüelimizde ağlatmaya çalıştığımız Romanyalı gelinimizin anısına çekildiğimiz fotoğraflar, damat arkadaşımız Vidit’in aile grubuna iletilince seramoniyi gerçek sanan ebeveynleri için küçük bir panik anı yarattı. Speed date sırasında Türklerle ilgili eğlenceli bir bilgi vermem gerektiğinde Süleyman Çakır için düzenlediğimiz cenaze töreninden bahsetmem diziyi hiç izlememiş olan benim için de gerçekliğine hayret eden Norveçli partnerim Sebastian için de eğlenceliydi. Gecenin en unutulmaz anı konuşmadan ve çekinmeden saatlerce dans ettiğimiz son bölümdü. Bir gün görsel hafızamdan silinse de hissinin bende hiç geçmeyeceğine eminim.
Eşlerimizi gözü kapalı yürütmeye çalıştığımız orman gezimiz benim en keyif aldığım atölyeydi. İkinci aşamasında daha önce hiç görmediğimiz bir şeyin fotoğrafını çekmemiz istendi. Adada büyümüş bir kız olarak ilk kez gözüme takılan bir detay bulamama ümitsizliğiyle tabelaları kadrajıma almaya başladım. O sırada Nana’nın bulduğu mantara imrenen Ferhat abi kendi hiçbir yerde bulamazken görevi çoktan unutmuştu. Herkesin derdi başkaydı tabii…
Kaunas şehir gezimizin tek talihsiz yanı her yerin kapalı olduğu pazar gününe denk gelmesiydi. Tarih ve doğa gezisi olarak rehberimizle başlattığımız gün, kendi yakın grubumuzu oluşturduğumuz arkadaşlarımızla sokakları altüst ederek geçti. Basketbol maçı kutlamalarına denk geldik ve en az yerli halk kadar eğlendik. Yeme alışkanlıklarının dışına çıkmayan sınırlayıcı biri olarak Türk yemeğinden vazgeçemedim. Küçük bir kafede çikolata parçalı naneli dondurma denedim. Menekşe aromasından sonra en sevdiğim tat olarak kabul edebilirim. Şehrin toplu taşımasını deneyimleme şansı elde ederek Antalkai’ye geri döndük. Telefonlarımıza iletilen güçlü rüzgâr uyarısı, bize çevirisi yapılana kadar yaşattığı bilinmezlikle hepimizin yüreğini hoplattı.
Sonraki günler; Emekli Danny (yaşlı emekli amcalar gibi elleri arkada yürüdüğü için isim taktık) ile kendi dillerimizden komik ifadeleri birbirimize öğreterek, özel isteğiyle Yaren’den şemmamme öğrenmesini izleyerek ve buraya gelirken en azından bir haftalık okul bağlarımı koparacağım sevincime tuz eken Yaren’in jürisi ile geçti.İlk kez bir iklim aktivistiyle tanıştım.
İleri dönüşüm projesi niteliğinde yeniden işlevlendirdiğimiz tekstil ürünleri üzerinde desen çalışmaları yaptık. Özgün olma hedefiyle çıktığım yolda oluşturduğum çiçeğin Avrupa’da yasaklı bir işarete benzediğini tek fark eden ben olmamıştım. Tasarımlarımızı ölümsüzleştirdiğimiz anların ardından son oturumla birlikte eğitim sürecimiz boyunca edindiğimiz donanımlarla, farkındalığımızı yaymak amacıyla projeler yazdık. Veda konuşmaları yapılırken eğitmenimiz ve ben duygusaldık. Yeterince ait olduğumu hissedemesem de en azından alıştığım yerden ayrılmakta zorlandım.
Erken saatte kalkacak olan uçağımıza geç kalmamak adına başkentte bulunan farklı bir otele geçiş yaptık. Son gün farkındalığıyla geceyi dışarıda eğlenerek geçirmeye karar verdik. Haritada belirlediğimiz mekanların hiçbirini yerinde bulamayınca yalnızca Yaren ve benim dolaştığımız sokaklarda arada ürkerek ve bol bol gülerek şarkılar söyledik. Karşılıklı anlaşabilmemizin uzunca vaktimizi aldığı MC Donalds siparişimizi bir araba otomatı üzerinden verdik ve elimize ulaştığında artık acıktığımızı bile hissetmiyorduk. Birazdan uyanacak olmanın verdiği tatminsizlik dışında çok keyifli bir uykuydu çünkü o gece ben ilk Erasmus + sertifikamı aldım! Görev tamamlandı ve ben hedef listemin ilk maddesine kocaman bir tik attım. Yaren her ne kadar benimle alay etse de henüz bastıramadığım belgemi çerçeveletmem yakındır.
My First Erasmus + Experience-Empowering Youth Work for a Sustainable Future
In memory of my first Erasmus+ experience a few weeks ago…
Shall we go back a bit? April 2024. The most stressful step of my first project experience was waking up to a message saying ‘Anyone available between April 10–17’ and buying my ticket to Riga to travel in a few days. Until that moment, of course…
The last time I passed through the International Terminal gate, I knew that my next visit would be for my own journey. It was at the top of my goal board for this year, and the fact that the friend I showed first shared the same journey with me in the back row on the day of the flight makes my memories of Lithuania that much more precious.
As a girl with low self-confidence in speaking due to lack of practice, of course I knew I was going to make mistakes, but it was a surprise when I got off to a tragicomic start by saying “What’s your problem?” to the attendant who only opened my suitcase during the check in. The fact that we laugh about it now doesn’t change my heart rhythm at the time, but it’s funny every time we spent hours at Vilnius Airport looking for a counter in the belief that we would go through a second visa check.
The day I woke up as a roommate with people I didn’t know at all was one of the most challenging days of my life, with the anxiety of not being able to adequately respond to what I understood. I was lucky that I had a friend who took all my stress and softened it. The fact that I was very shy to express myself even in my mother tongue was the biggest obstacle that isolated me from the group throughout the week.
Our workshop program, which focused on the theme of sustainability, started by meeting and forming working groups. While discussing our ideas with our Treefolk Clan team on the tasks assigned to us, looking at the issues from the same place made me feel a little closer to them. In the session where we were going to photograph the concept of ‘Peace’ from our own frames, it was my idea to focus on the fact that war and enmity are not innate. We covered perhaps the only period when differences are not a problem: Childhood. I believe we reflected what I had in mind well with our photos taken while having fun on the swings and seesaw.
While we were two steps behind in communication, our work in design brought me in line with my team. As the creator of our Eco Hero character, we created magic powers for our environment with a utopian approach. After each group explained their design, we were faced with a new task where the environmental awareness, which I think we all have more than enough of, fell below my expectations. Bingo! This step was important in order to realize the contributions we make or fail to make to the planet. We evaluated what would be preferable to fast consumption, public transportation, etc. We conducted a kind of survey on each other and the first one to find friends that we could adapt to the materials at hand won. Of course I was two steps behind.
We must have been the most excited country for the “Intercultural Night” as we were more than prepared. When the photos we took in memory of our Romanian bride, whom we tried to make cry during our henna ritual, were forwarded to the family group of our groom friend Vidit, it created a small moment of panic for her parents who thought the ceremony was real. When I had to give a fun fact about the Turks during the speed date, I mentioned the funeral ceremony we organized for Süleyman Çakır, which was fun for me, who had never watched the series, and for my Norwegian partner Sebastian, who was amazed at its authenticity. The most unforgettable moment of the night was the last episode where we danced for hours without speaking and without hesitation. I am sure that one day it will fade from my visual memory, but the feeling of it will never leave me.
Our forest trip, where we tried to make our partners walk blindfolded, was the workshop I enjoyed the most. In the second stage, we were asked to take a photo of something we had never seen before. As a girl who grew up on the island, I started framing the signs in desperation of not finding a detail that caught my eye for the first time. Meanwhile, Ferhat Abi, who envied the mushroom found by Nana, had already forgotten the task while he couldn’t find it anywhere. Of course, everyone had different problems…
The only unfortunate thing about our Kaunas city trip was that it fell on a Sunday when everything was closed. The day, which we had started with our guide as a history and nature trip, was spent with our close group of friends tearing up the streets. We came across basketball game celebrations and had as much fun as the locals. As a restrictive person who does not go out of his eating habits, I could not give up Turkish food. In a small cafe I tried a chocolate mint ice cream with chocolate chips, which I would consider my favorite flavor after the violet aroma. We went back to Antalkai with a chance to experience the city’s public transportation. The strong wind warning on our cell phones made our hearts jump with the uncertainty it gave us until it was translated.
The following days were spent with Danny the Pensioner (we nicknamed him because he walks with his hands behind his back like an old retired uncle) teaching each other funny expressions from our languages, watching Yaren learn shammamme from him at his special request, and Yaren’s jury, which added salt to my joy that I would be severing my school ties for at least a week on my way here.I met a climate activist for the first time.
We made pattern studies on textile products that we re-functionalized as an upcycling project. I was not the only one who noticed that the flower I created on the road I set out on with the aim of being original resembled a banned sign in Europe. After the moments when we immortalized our designs, we wrote projects to spread our awareness with the equipment we acquired during our training process with the last session. Our instructor and I were emotional during the farewell speeches. Although I could not feel that I belonged enough, at least I had a hard time leaving the place I was used to.
In order not to be late for our early flight, we moved to a different hotel in the capital. Since we couldn’t find any of the places on the map, we sang songs on the streets where only Yaren and I wandered, sometimes with a startled look and a lot of laughter. We ordered MC Donalds from a vending machine and when it arrived, we didn’t even feel hungry anymore. Apart from the dissatisfaction of waking up soon, it was a very pleasant sleep because that night I received my first Erasmus+ certificate! Mission accomplished and I put a big tick on the first item of my goal list. No matter how much Yaren teases me, I will soon have my certificate framed which I haven’t printed yet.
Yazar/Writer: Berrin Yazgı Elek